Yalnızlık Benim Canımı Acıtan

Bunalım, sıkıntı, hüzün, aşk acısı modunda yazılan bir yazı daha “Yalnızlık Benim Canımı Acıtan“… Ama bu yalnızlık sizin bildiğiniz yalnızlık değil. Bu yalnızlık yanında onlarca insan varken, önünde internet varken, televizyonda dizi izlerken, ders çalışırken, oyun oynarken… Hatta arkadaşlarınla eğlenceli bir şekilde sohbet ederken bile yaşadığın yalnızlık… Birçoğunuz beni anlamayacaktır. Hadi ordan bu nasıl bir yalnızlık diyecektir. Ama bence gerçek yalnızlık budur. Yalnızlık yanında kimsenin olmaması değildir. Kalbinde, ruhunda o yalnızlığı hissetmendir. Çünkü “o” sizinle değilken siz yalnızsınızdır. Yanınızda en iyi arkadaşlarınızda olsa, en eğlenceleri oyunlarıda oynuyor olsanız yalnızsınızdır. Çünkü sizin için tek seçenek vardır. Bu seçenekte o‘dur. O’nun olmadığı her an yalnızsınızdır ve bu yalnızlık en acıtan yalnızlıktır…

Bir insan yalnız kalmak istiyorsa abi aşık olsun ama aşık olsun derken öyle sıradan, göstermelik bir aşk değil… Ölümüne aşık olsun; onu düşünmediği 1 dakikası bile olmasın, imkansız olduğunu bildiği halde hâlâ ölümüne onu sevmeye devam etsin, uzakta da olsa kalbinde hep onu taşısın, her an onu düşündüğü halde ona birşey söyleyemesin, onu üzmemek için kendi canından bile vazgeçecek kadar sevsin… İşte bu ve sayamadığım birçok duygu sizi yalnız yapacaktır. Yanınızda onlarca insan olduğu halde, eğleniyor gibi göründüğünüz halde yalnız yapacaktır… Gerçek yalnızlık budur! ve bu yalnızlık sizi acıtacaktır. En derin yaralardan bile daha fazla… Ateşin yakmasından daha fazla acıtacaktır ve sizde kapanmayacak bir yara oluşturacaktır.

Neden seviyorsak? Burasını da bilmiyorum ama anlık bir duygu işte… Bir anda seviyorsun, aşık oluyorsun sonrası senin için ölümden beter oluyor. Hayatta herşeyi unutuyorsun; işi, okulu, kendini, çevreni düşünmez hale geliyorsun. Yaşarken ölüyorsun bir nevi… Belkide ölüm çok daha iyi olacaktır senin için yaşarken ölüdüğün için sürünüyorsun. Kızgın ateşlerde sürünür gibi, cam kırıkları üzerinde sürünür gibi… Acı çeke çeke sürünüyorsun.

Unutmak istiyorsun! Unutamıyorsun! Her zaman karşına bir engel çıkıyor. Tam unuttum diyorsun (aslında bu unutmakta sayılmaz da işte ne yapacaksın… Uzun bir süre görmeyince, konuşmayınca öyle zannediyorsun…); “o”nu görüyorsun. Tekrardan bağlıyor seni kendine hemde eskisinden daha fazla bağlıyor. Herşey başa dönüyor eskisinden daha fazla acı verircesine…

Ahhh yalnızlık ahh… Yaşarken, eğlenirken, arkadaşlarınla vakit geçirirken yaşadığım yalnızlık… Hayatın parçası haline gelmiş, acısı artık alışılmış yalnızlık… Senden ne zaman? Nasıl kurtulacağım? O anı, o günü bekliyorum… Hiç ümidim olmasa da, beni hiç bırakmayacağını bilsem de ben o günü bekliyorum… O güne kadar canımı acıtmaya devam et…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu